Blog

Bilincimiz Hacklendi

Bilincimiz Hacklendi

Merhaba sevgili dostlar,
Bugün size farklı bir konu ile geldim. Musa ve yahudi halkının 40 yıl Sina Yarımadası’nda  dolaşma hikayesi üzerine farklı bir önerge sunmak istedim. Sina Yarımadası ile vadedilen topraklar sayılan bugün ki İsrail arası Google’dan aldığım bilgiye göre 265 Km’dir. Günümüzde bile yürnecek olsa bu yolun ortamalama iklim koşullarına bağlı olarak 10-15 günsebileceği ön görülmektedir. Ancak şuan o rotayı yürmümeniz güvenlik sebeplerinden dolayı mümkün değil çünkü o noktada İsrail hükümeti tarafından koruma altındadır. Hatta aynı bölgeye bir çok insan girişine veya hava girişine bile kapatılmıştır. Burada geçmişten kalan radyoaktif izlerin görüldüğü konuşulanlar arasındadır.
Konudan kopmamak adına aslında Musa kendi halkını neden çöle mahkum etti? Kutsal metinlerde neden kırk yıl sefalet içinde bir yaşam sürmelerini istediye gelecek olursak. Burada aslında kırk sayısı ile erginlenme arasında bir bağ kurmak gerektiği kanatindeyim eski bilincin kaybolması ve yeni bilincin uyanması adına 40 yıl yada kırk rakamı önemlidir. Belki halk bilinc seviyesi 20 yıl sonra değişti beliki de on günde değişti. Ancak elimizde o zamana ait tek kaynak kutsal kitaplar ve eski yazıtlar olunca burada onların eski bilinclerden bir türlü uzaklaşmadıkları hatta görülmektedir. Hatta Musa’nın Sina Dağın’dan indikten sonra abisi Harunun elinde eski inançtan kalma boğa heykelini görünce çok sinirlenir. Çünkü kendi halkı hala tapınmak için eski geleneklerdeki rütüelleri devam ettirmektedir. Orada onlara lanet yağdırır.
Bu hikayede Musa iyi bir lider iyi bir komutan olduğu gibi tanrı yada yaratıcıdan aldığı bilgileri kendi halkını yeni bir inanç sistemini geliştirmek üzere yani Akhenaton (Aton’un hizmetkarı)’dan bu yana ilk kez deneyimlenecek olan tek tanrılı dine geçişiz izlerini anlamak ve keşfetmek üzere bilinç dönüşümü sağlamak istemiştir. (Bu yazdıklarımın her biri inançları yermek üzerine değildir. Tam tersi her topluma gelen peygamberlerin nasıl öncü ve eşsiz olduklarına bakış acısı geliştirmek içindir.)
Toplumların bilincinin yenilenmesi ve yeni bir inanç yeni düzen yerleştirmek adına belki kırk yıl belki on yıl belki de yüzyıllar belki de bin yıllar geçmesi gerekmektedir. Ancak inanç sistemlerinde yada değişim dönüş zamanı içn 40 bilinci önemli bir yer tutmaktadır. Hali hazırda bizim geleneklerimizde de bebeğin doğumu ve dünya bağlanması köklenmesi için kırk gün beklenir. Aynı şekilde ölen bir kişinin bu dünyadan öte aleme geçişi için 40 gün beklenir. Yası tutulur. O Vakit aslınada bilicin değişimi için geliştirilen bu vaktin kırk gün ay yıl olması önem teşkil etmektedir. Musa’ya bu bilgi verilmişti. Yeni bir tanrı yaratmak için yada yeni bir inanç sistemi yaratmak için bu sürenin geçmesi istenmişti. O zaman yapılan yolculuğun gidilecek vadedilen topraklarında yoğun bir savaş olması yani bugünki İsrail topraklarında ki yönetiminde de karışık olması bunların hepsi hesaplanmış olsa gerek ki Musa vaddilen topraklara halkını ulaştırmış yada kendisi ulaşamadan halkı bu topraklara ulaşmıştı. Ancak Musa bilinci ile yeni bir sistem kurulmuş ve yeni bir tek tanrılı inançlar sistemine geçilmişti.
Günümüze gelecek olursak bizim inanç sistemimizde yani tek tanrılı inanç sisteminin çoğunlukta olduğunu varsayacak olursak benim gibi 40 yaş üzeri kuşak için daha töresine dinine bağlı kişiler yer alırken bizden sonraki jenerasyon daha hümanist insan odaklı tanrı sistemini sorgulayan yeni bir nesil gelişmektedir. Onlar insanın daha iyi koşullarda yaşamasını savunan daha hak ve “özgürlükler” temalı inanç sistemleri geliştirmektedir.
Yani tanrıyı ne firevunlaştırıyor nede peygamberler aracılığı ile tebliğ almayı istiyor. Peki bu bilinç bugün mü geliştir? Aslına bakarsanız bu bilinç 1989’dan itibaren insan üzerine yeni müdahe dediğimiz yöntemler ile geliştirildi. Geçmişin mollaları dediğimiz “televizyon internet şeytan icadı” dedikleri zaman hepimiz gülerdik. Ancak zamanla televizyon ve internet şimdi yapay zeka ile insanın düşünme yaratma ve algılama ölçütlerinin ne kadar değiştiğini bilgi kaynaklara erişimin ne kadar çoğaldığını bir ülkenin duyguları ve düşüncelerini sosyal medya üzerinden nasıl müdale ile değiştirebileceklerini izliyoruz.
Eminin hepinizin başına gelmiştir! Tam aklımdan bir soru geçerken telefonumda o konu ile ilgili bir yazı bir resim yada bir video düşmekte. Peki bu nasıl oluyor? Sorusunu hepimizin sorduğunu ancak bu konun üzerinde durmadığımızı biliyorum. Aslında bizim arama motorunde neyi aradığımız kimi beğendiğimiz kiminle konuştuğumuz nasıl bir ruh hali içinde olduğumuz datası tutulmaktadır. Burada şunu diyebilirsiniz benim sosyal medyam yok kimse ile etkileşimde değilim o nedenle beni bu konuda manüpüle edmezler yada hackleyemezler. Yanılıyorsunuz! Konuştuğun telefon dahi görüşmeler dahi kayıtlarına alınıyor, banka hesabın konum bilgin hatta mobese kameraları dahil izleniyor ve kaydediliyorsun.
Bu durumda senin için yeni argoritmalar yaratılıyor. Sanal bir oyuncu gibi ne düşünmen ne yemen ne içmen gerektiği hepsi alt benliğinde işlenmektedir. O nedenle yeni dünyada inançların ve inanç sistemlerin bile hazırlanmış olabilir. Şimdi tüm bunlar yaşanırken ben ne yapmalıyım kısmı ise bu sizin kararınıza bırakılacak mı? sorusu ile hayatınızı yönetmeyi deneyin bakalım. Kendi bilinciniz yada ruh güdünüz ile dışardaki sesleri ayırmakla işe başlamanız gerekiyor. Eğer duygularınız net ise yavaş yavaş alışkanlıklarınızı değiştirmeye başlayın. Yeni bir yöntem geliştirin kendinizce örneğin bağımlıklarınızı fark edin. “Şuan Neye İhtiyacım Var? Yada Buna İhtiyacım var mı?” sorularını sık sık sabah ilk uyandığınızda sorun. Böylelikle günün içerisinde size dışardan gelebilecek müdahale olmadan siz ilk yaratım seviyesinde yani Theta seviyesindeyken bu soruyu kendi öz benliğnize soruyor olacaksınız.
Herkesten aynı hikayeyi dinliyorum. Bende dahil tabi😊 gidip Ege’de bir köye yerleşirim. O iş öyle olmuyor. Senin bugün bunu yapacak gücün ve maddi imkanların üzerine bir de alışmış olduğun sahte konfor alanını ne kadar terk edebileceksin. Bir kere çikolata yemiş çocuğun tekrar çikolata istemesi gibi yapay mutluluk mu yoksa doğada güç bela ağaça tırmanılarak koparılan meyve mi? sorusuna yanıtın olması gerekir.
“Yalnız değilsin ancak sistemden çıkış yolun yanlış olabilir” derim aslında. Evet bir çıkış olacak insan düşünsel alanında bize verilen bilgiler ışığında ancak bunu tıpkı diğer peygamberler gibi insanlık için mi kullanacağız yoksa sadece kendi istek ve arzularımız için mi? Topluluk bilinci ile birlikte hareket ederek bu değişimi yakalamak. İnsan temalı canlı temalı hareket etmek ve dünya gemisinde yalnız olmadığımızı hatırlamak en önemli kural. Eski inançlarımıza körü körüne bağlanmak yerine bu inançların bize neler kattığını bedenimizi ve ruhumuzu nasıl koruduğunu anlamak olmalıdır. Bir diğer tavsiyem ise asla korkmayın!!! Hiç kimse gerçek insan olan varlığa zarar verecek yada engelleyebilecek güçde değil. Terminatör serisi çocukları olarak😊 insan ırkı hiçbir zaman son bulmadı bulamayacak. Aramızda olan tüm insan ırkına selam olsun!

İlginizi Çekebilecek Yazılar